Yaşamımız boyunca gözümüzü yakalayan birçok şey vardır. Ancak bunların çok azı yüreğimizi ve ruhumuzu da yakalar. Aşk, evlilik ve sadakatsizlik acısı gibi!.. ‘Sen, Ben ve Aramızdaki Her Şey’ isimli kitabımın aşk, evlilik ve sadakatsizlik üzerine yazılması bir tesadüf değil. Çünkü insanların hemen hemen tamamı yaşamları boyunca bu üçlüden en az birini en az bir kez yaşıyorlar.

 

Sorular ve Cevaplar:

  1. Siz ask-evlilik-sadakatsizlik uzerine ‘Sen,Ben ve Aramizdaki Her Sey’ isimli cok okunan bir kitap yazdiniz. Kitapta her bir kavram icin yaptiginiz tanimlari birer cumle ile aktarir misiniz?

Ask; ‘ben’leri yok etmek pahasına ‘biz’ olma cabası, sinirlari iyi cizilmis bir evlilik; ‘ben’leri koruyarak ‘biz’ olabilmek, sadakatsizlik ise ‘biz’i yok etme riskini goze alabilmektir.

  1. O halde sadakatsizlik evliligin sonlanmasina neden olmali mi?

Araştırmalar insanların yüzde 86-90’ının, sadakatsizliği, birlikteliğe yönelik ciddi bir tehdit olarak algıladıklarını göstermektedir. Daha önce sadakatsizlik yaşamamış olan pek çok kişi ileride bir sadakatsizlikle karşılaştıkları takdirde bunun tereddütsüz ilişkilerinin sonu olacağını dile getirmektedir. Ancak, gerçek yaşamda çiftlerin yüzde 60 ile yüzde 75’i sadakatsizliğe rağmen evliliklerine devam etmektedirler. Başka bir deyişle Ayşe, arkadaşı Emel’in uğradığı sadakatsizliğe rağmen halen kocasıyla birlikte yaşamaya devam etmesini bir türlü anlayamadığını, bu nedenle Emel’i gurursuz ve kişiliksiz bulduğunu söyler. Hatta bu nedenle ondan soğur ve görüşmemeye başlar. Ancak şimdi kendi kocasının yaptığı sadakatsizliğe rağmen ayrılamayışından utanç duyduğunu ve Emel’i daha iyi anladığını dile getirmektedir. Pek çok kişi için pek inandırıcı olmasa da sadakatsizlik sonrasında birlikte yaşamaya devam eden çiftlerden bazılarının ilişkileri sadakatsizlik öncesi dönemden daha da sağlıklı bir duruma gelebilmektedir. Bu, sadakatsizlik acısının verdiği bilginin partnerler tarafından ne kadar iyi anlaşıldığına, sadakatsizlik sonucu ortaya çıkan kriz döneminin ve sonrasındaki gelişmelerin partnerler tarafından nasıl yönetildiğine bağlıdır. Sonuc olarak insanlar sadakatsizligi evliligin sonlanmasi icin iyi bir neden olatak gorselerde gercek yasamda sadakatsizlik sanildigi gibi evliliklerin sonlanmasina neden olmayabiliyor.

  1. Aldatmaların iyi bir nedeni ya da mazereti olabilir mi? Tum aldatmaların birbirinin aynisı oldugunu soylemek mumkun mu?

Oncelikle aldatma ile sadakatsizlik kavramları arasinda bir ayirim yaptigimi belirtmek isterim. Sadakatsizlik basit bir tanımla, mevcut birliktelik dışında üçüncü kişi/kişilerle yaşanan duygusal ve/veya fiziksel bir ilişki sonucu mevcut beraberliğin beklentilerinin ya da standartlarının çiğnenmesi anlamına gelirAldatma ise sadakatsizlik sonucu kaçınılmaz olarak ortaya çıkan çeşitli yalanlar ya da dürüstlük sınırları dışında kalan söylem ve davranışları içerir. Sadakatsizlik bir secim, aldatma ise bu secimi izleyerek ortaya cikan surecin kacinilmaz bir parcasidir. Sadakatsizliğe kabul edilebilir iyi bir neden bulmak neredeyse mümkün değildir. Ancak tüm sadakatsizliklerin benzer olduğunu ve tümünün arkasındaki motivasyonun aynı olduğunu söylemek de yanlış olur. Sadakatsizliği belirleyen farklı temalar vardır. A. Yeni bir yaşama kapı açan sadakatsizlik: Burada sadakatsizliği yapan kişi, içinde bulunduğu ilişkiye bağlılığını kaybetmiştir. Partnerine artık bu ilişkiye devam etmek istemediğini açıkça söylemekte zorluk çekmektedir. Sadakatsizliğin ortaya çıkması sadakatsizlik yapanı rahatsız etmez; çünkü söyleyemediklerini dolaylı olarak davranışlarıyla dile getirmiş ve rahatlamıştır.  B. Üç bacaklı sadakatsizlik: Evlilik ilişkisinin normalde iki bacağı vardır. Evlilik içindeki sorunlar ve sıkıntılar artıkça iki bacak giderek bu yükü taşıyamaz hale gelebilir. Dengeyi koruyabilmek için sadakatsizliğin paylaşıldığı kişi üçüncü bir bacak olarak devreye girer. Burada sadakatsizliği yapan kişi için eşi ile olan ilişkisi ne tamamen kopup gidecek kadar kötü ne de kalacak kadar iyidir. Sadakatsizliği yapan kişinin hem eşinin hem de sevgilisinin taşıdığı farklı özelliklere ihtiyacı vardır. Daha doğru bir söylemle, her ikisi de hayatında kalsın istemektedir. Genellikle uzun süren bir sadakatsizlik türüdür. Çoğu zaman sevgili konumundaki kişinin talep ve beklentilerinin giderek artması ve kendini değersiz hissetmesi nedeniyle tepki vermesi sonucu ya biter ya da ortaya çıkar. C. İntikam amacıyla yapılan sadakatsizlik: Genellikle daha kısa yaşanan bir sadakatsizlik türüdür. Evlilik ilişkisi içindeki eşlerden birinin incinmesi ve acı çekmesi sonucu eşini aynen kendisinin incindiği gibi incitmek amacı taşır. Genellikle geçmişte yaşanmış bir sadakatsizliğe duyulan öfkenin zamanında yeterince ifade edilmemiş olması ya da yıllar önce kendisine yapılan bir sadakatsizliğin daha sonradan keşfedilmesini izleyerek ortaya çıkar. D. Kendini yeniden fark ettirmek amacıyla yapılan sadakatsizlik: Bu tür sadakatsizlikler ölüm amacı taşımayan intihar girişimleri gibidir. Kısa sürer ve hatta cinsel yakınlaşma içermeyebilir. Amacı, evlilik içinde ihmal edildiği mesajını vermek ve diğer eşin bu mesaja yönelik sağırlığını ve körlüğünü ortadan kaldırmaktır. Çünkü istenen, bu evlilikten vazgeçmek değil, yalnızca daha fazla önemsendiğini görebilmektir. Eşler bu durumun bir ihmal sonucu ortaya çıktığını fark eder ve birbirlerinin gereksinmelerine daha duyarlı olabilirlerse bu tür sadakatsizlikler göreceli olarak daha kolay çözümlenebilir.  E. Yakın ilişkilerden korkmaya bağlı olarak gelişen sadakatsizlik: Sık tekrarlayan bir sadakatsizlik türüdür. Daha çok evlilik dışı ilişkilerde görülür. Burada kişi kendini ilişkiye bırakmaktan korkmakta, birine yakın olmak ona duygusal olarak tehlikeli gelmektedir. Bir yandan yakın ilişkilere gereksinim duymakta diğer yandan bu tür ilişkilerin içinde yutulmaktan korkmaktadır. Bu korkular yakın ilişkilerini sabote etmeleri ile sonuçlanır. Birine fazla yakınlaştıklarında kontrolü kaybetmekten korkarak geri kaçar ve kendilerine yeni bir sevgili edinirler. F.Fırsatçılık ya da deneysel amaç taşıyan sadakatsizlik: Deneysel sadakatsizlik, cinsellik ve seks ile doğrudan bağlantılı bir sadakatsizlik türüdür. Cinsel deneyimi daha sınırlı kişilerin bir başka kişiyle yapılan sekse yönelik merakları bu tür sadakatsizliklerin temel nedenidir. Cinsel deneyimleri fazla olan kişilerde ise, “Onunla seks nasıl olurdu?” şeklindeki bir meraktan kaynaklanabilir. Fırsatçılık bağlamında sadakatsizlik biraz daha farklıdır. Örneğin birbirlerini iyi tanıyan ancak birlikte olmayı daha önce düşünmemiş kişilerin fazla miktarda alkol tüketimi sonunda cinselliği paylaşmaları ya da evden uzakta bir mesleki toplantının sosyal gecelerinden birinde birbirleriyle yakınlaşan iki meslektaşın sadakatsizliği paylaşmaları gibi.

Bazı sadakatsizlikler bunların hiçbirine uymuayabilir. Çok çeşit sadakatsizlik turleri vardır burada yalnizca sadakatsizliğe götüren değişik temalar olabileceğini vurgulamaya calistim.

  1. Sadakatsizligin birliktelik uzerine olan yikici etkileri nelerdir?

Şüphesiz her sadakatsizlik ilişki üzerinde onarımı güç yaralar açar. Sadakatsizliğin birliktelik üzerindeki olumsuz etkisi:

a. Sadakatsizlik öncesi dönemde ilişkinin niteliğine,

b.Sadakatsizliğe uğrayan eşin kişilik yapısına, sadakatsizliği algılayış biçimine yani sadakatsizliğe ilişkin inanç ve düşüncelerine,

c. Sadakatsizlik yapan eşin sadakatsizlik sonrasındaki tutum ve davranışlarına,

d. Çevresel desteklerin miktarına bağlı olarak değişiklik gösterir.

Sadakatsizlik eşlerin değişik yaşam alanlarını farklı düzeylerde etkiler. Sadakatsizliğin evlilik, cinsel yaşam ve çocuklar üzerindeki etkileri yanı sıra yaşanılan sosyal çevreden alınan değer ve destek üzerine de etkileri olur. Bu etkileri birer kayıp gibi düşünmek mümkündür.

  1. Sadakatsizlige ugrayan esin kayiplari nelerdir?

Sadakatsizlik partnerlerin her ikisini de değiştirmekte ve böylelikle ilişkinin kendisi değişikliğe uğramaktadır. Baksa bir deyisle sadakatsizlik ortaya ciktigi zaman daha cok aci ceken ve kayba ugrayan sadakatsizlige ugrayan kisi olmakla birlikte, bu, sadakatsizlik yapanin aci cekmedigi ya da herhangi bir kayba ugramadigi anlamina gelmez. Bu nedenle sadakatsizligi yapanin yasadigi duygulara da kitabimda epeyce yer verdim. Bazen sadakatsizlik sonrasındaki ilişki yas tutmayı gerektiren bir kayıp süreci gibi algılanabilir. Güven üzerine kurulmuş eski ilişki artık ölmüştür ve yası tutulacaktır. Dolayısıyla sadakatsizliğin ardından yaşanan süreç tıpkı sevilen birinin ölümünü izleyen süreç gibi şaşkınlık, şok, inkâr, öfke, umutsuzluk, çaresizlik, üzüntü gibi evreler içerebilir. Sadakatsizliğe uğrayan eşin yaşadığı kayıplar şöyle özetlenebilir. A. Kimlik kaybı: Artık eski ben değilim.”. B. Özel olma duygusunun kaybı:Senin için özel olduğumu sanıyordum. Şimdi kolayca gözden çıkarılabilir olduğumu anlıyorum.” C. Kendilik saygısının kaybı ve bu süreçte eşini yeniden kazanabilmek için inanılan değerlerden vazgeçme: “İlişkimizi devam ettirebilmek ve onun eşimi elimden almasını engellemek için gereken her şeyi yapacağım.” Ç. Söylenen yalanlara inandığı ve sadakatsizliği görmezlikten gelmeye yönelik çabalar gösterdiği için hissedilen kendine yönelik öfke ve suçluluk: “Nasıl bu kadar aptal olabilirim, onun yalanlarına nasıl da kolaylıkla inandım?” D. Düşünce süreçleri üzerinde kontrol kaybı: “Bu düşüncelerden nasıl uzaklaşabilirim? Aynı şeyleri düşünmekten kendimi alamıyorum. Düşüncelerimi kontrol edemiyorum.” E. Tekrarlayan ve hoşa gitmeyen davranışlar üzerinde kontrol kaybı: “Bu kontrolleri yapmamam gerektiğini biliyor ancak buna rağmen kendimi onun e-postalarına girmekten, kredi kartı dökümlerini ve,eşyalarını kontrol etmekten alıkoyamıyorum. F. Adalet ve kontrol duygusunun kaybı: “Yaşam artık anlamlı gelmiyor, ben bunları hak etmedim, hiçbir şey ve hiç kimse güvenilir değil. Hiçbir şey kontrolümde değil.” G. Başkalarıyla kurulan bağın kaybı: Benim yanımda, beni destekleyen kim var?Kimi bana acıyor, kimi benimle alay ediyor”. H. Amaç ve yaşama isteğinin kaybı: “Bazen arabamla eve dönerken yoldan çıkmak ve bu acıyı sonlandırmak istiyorum.”

  1. Sadakatsizliği takiben eşler birlikte mutlu bir gelecek oluşturabilirler mi? Bunun için ne yapmalılar?

Bu sorunun yanıtı: BELKİ… Sadakatsizliği takiben birlikte yaşama kararı veren çiftlerin oranı sanılandan yüksektir. Yüzde 60-75 arasında değişen bu oranın içinde güven ve mutluluk üzerine kurulu bir ilişkiyi yeniden sağlayabilen çiftlerin yanı sıra acı çeken ve güven duygusunu tekrar yakalayamayan mutsuz çiftler de vardır. Ancak birlikte kalıp mutlu olmayı başaran çiftler incelendiğinde şu üç önemli görevi başarıyla tamamladıkları gözlenir:

1)      Acı veren duyguları azaltmak için elden gelen her şeyi yapmak,

2)      Sadakatsizliğin nasıl oluştuğunu iyi anlamak,

3)      Birlikte ileriye doğru adım atabilmek konusunda ortak kararlar alabilmek.

Bunların nasıl yapılabileceğine dair detaylara kitabimda yer verdim.

  1. Sık tartışılan bir konu olarak yolunda gitmeyen bir evlilik mi sadakatsizliğe neden oluyor yoksa sadakatsizlik mi evliliği olumsuz bir noktaya getiriyor?

Sadakatsizliği ‘anlamakla’, sadakatsizliğe ‘iyi nedenler bulmak’ arasındaki ayrımı iyi yapabilmek gerekir. Sadakatsizliğe uğrayan kişi için sadakatsizliğe gerekçe oluşturabilecek iyi bir neden bulmak, doğal olarak olanaksızdır. Hiçbir iyi neden sadakatsizliği açıklayamaz. Ancak anlamak, iyi nedenler bulmak için değil, yaşanan olaya içerik sağlayabilmek için yapılmalıdır çünkü içeriği anlaşılamayan hiçbir olgu “kabul”ü getiremez. Burada içerikten kastedilen, resmin bütünü görmek, yani evliliğinizin sadakatsizliğe uğramasına zemin hazırlayabilecek risk etkenlerini anlamaktır. Ancak bu risk etkenlerinin hiçbiri sadakatsizliğin nedeni veya suçlusu değildir. Sadakatsizliği anlamak, sadakatsizliği yapan eşle birlikte sadakatsizlik nedeni olarak gösterilen konularda fikir birliğine ulaşmak veya uzlaşmak da değildir. Amaç yalnızca, anlaşılmayana anlam kazandırarak travmanın uzun süreli olumsuz etkilerinden korunmaktır.

Sadakatsizliğin oluşma nedenini anlamak zorlu ve yıpratıcı bir süreç olmakla birlikte iyileşmesinin en önemli aşamasıdır. “Neden-nasıl oldu?” sorusunun önemini daha iyi anlayabilmek yö­nünden, bir an için şu andaki ilişkinizin soyulan bir eve benze­diğini hayal edin.

Evinize hırsız girdiğinde, hırsızlığa yol açan etkenleri daha iyi anlamak istemez miydiniz? En basitinden eviniz sigortalı ise sigortacılar bile evinizin nasıl soyulduğunu daha iyi anlamak istemezler mi? Komşularınız arasında gü­venilmez biri olabilir mi? Kapıyı açık bırakmış olabilir misiniz? Hırsızlığın yapılmasını zorlaştıracak önlemler almış mıydı­nız? Evinize az tanıdığınız insanları davet edip içeriye daha kolay girilmesini kolaylaştırmış olabilir misiniz? Değerli eşyalarınız kolaylıkla başkalarının görebileceği yerlerde mi duruyordu?

Tabii ki evinizin soyulmasından siz sorumlu değilsiniz. Suçlu hiç değilsiniz… Suç hırsızlık, suçlu da hırsız… Ancak bu evde kalmaya devam edecekseniz, hatta başka bir eve taşınacak olsanız bile, evinizin güvenliği yönünden bazı tedbirleri almak zorundasınız. İşte evinizin gelecekteki güvenliğini sağlamak yönünden alacağınız tedbirler gibi ilişkinizin gelecekteki güvenliğini sağlamak yönünden de bazı tedbirler alabilirsiniz.

  1. Tek eşliliğin insan doğasına aykırı olduğu söylenir. Aldatma insan doğasında var mıdır?

Temelde tek eşlilik hayvan türünde pek rastlanmayan bir durum. Ama insan, evrimleşmesi sürecinde türüne ait özellikleri değiştirebilen, yaşadığı çağın gerçeklerine ve gereksinmelerine uyarlayabilen, kendi dürtülerini dizginleyebilen bir varlık olarak gelişmek zorunda. Kaç tane şeyi doğamıza göre yapıyoruz ki zaten? İş cinselliğe gelince ‘doğamızda yok’ diyoruz ancak başka konularda doğamızı değiştirebiliyor, hatta doğayı bile değiştirebiliyoruz. Insan aslında doğaya bile hükmetmeye çalışan bir varlıkken, ‘benim doğamda yok’ denmesini doğru bulamıyorum. Ilk insan aç olduğu zaman yiyecek çalmak hatta oldurmek zorundaydı. Ancak medenileştikce bazı şeyleri o cagın gereksinimlerine gore değiştirdi. Tek esli olarak uzun sureli bir birlikteligi basarabilen ınsan lar varken digerleri niye beceremesin? Birimiz yapabiliyorsak, hepimiz yapabiliriz. Bu ogrenilebilen bir degisiklik.

  1. Ekonomik kriz, eşlerden birinin yaşadığı bir hastalık gibi durumlarda daha mı çok aldatma oluyor? Kimler aldatmaya daha meyilli?

Aslında her turlu zorlu ve zorlantılı yaşam olayları bireyleri gundelik, rutin yasamlarından koparabilir. Stresli donemlerde, stresi azaltmak ya da sorunlarla basa cikilamadiginda sorunlardan uzaklasabilmek amacıyla insanlar kendi standartlarının disina cıkabilirler. Bu yonden bakildiginda her turlu stresli yasanti, esler arasindaki iletisimin kopmasi, partnerler arasindaki iliskide eslerden birinin kendini surekli degersiz ve begenilmez hissetmesi, eslerin birbirlerinden tamamen kopuk ilgi alanlarina yonelirken birbirlerini ihmal etmeleri, sadakatsizlik ve aldatmanin sik yasandigi ve normalize edildigi gruplar icinde sosyallesmek, entellektuel ya da duygusal yonden doyumsuzluk, sureklilik gosteren ofke ve kiskanclik, hizli gelisen ekonomik buyumeye hazir olmamak, Yasin ilerlemesine bagli olarak ‘kacan treni yakalamak’ gibi kaygılar pek cok olumsuz duruma neden olabilecegi gibi sadakatsizlige de zemin hazirlayabilir.